Перевод: со всех языков на немецкий

с немецкого на все языки

üst üste gelmek

См. также в других словарях:

  • üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gümbürtü gaşa gelmek — işlerin üst üste gelerek sıkışması …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • rastlaşmak — nsz, le 1) Birbiriyle karşılaşmak, birbirine rastlamak, tesadüf etmek Rastlaştığımız her Allahın kulu bir selama değer, çıkarımız olmasa da. H. Taner 2) Aynı zamanda olmak, üst üste gelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çakışmak — le 1) Birbirine geçip kenetlenmek, takılmak 2) nsz Aynı zaman dilimine denk gelmek İki sınıfın dersleri çakıştı. 3) nsz, hlk. Söz yarışı etmek Saz şairleri çakışıyor. 4) mat. Doğru, açı, yüzey vb. geometrik biçimler üst üste konulduklarında… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • durağanlaşmak — nsz Durağan duruma gelmek Yenilikler, yıllarca üst üste durağanlaşmış toplumların yaşamına ekleniyordu. A. Boysan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • öğürmek — nsz 1) Kusarken veya kusacak gibi olurken öğürtü sesi çıkarmak Elini göğsüne bastırarak üst üste öğürdü. P. Safa 2) hlk. Böğürmek Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller öğüreceği gelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yağmak — nsz, ar 1) Yağmur, kar, dolu gökten düşmek Her zaman yılbaşı gecesi kar yağardı. S. F. Abasıyanık 2) Toz, mermi vb. yüksekten çokça düşmek Üstümüze kurşun yağıyordu. 3) mec. Üst üste ve çok gelmek Sende bu istidat varken, pencerelerden başına çil …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düşeş atmak — 1) tavlada zarlar altı altı gelmek Terlikçi İhsan, üst üste iki düşeş atmakla marsı sağlamış gibiydi. H. Taner 2) mec. umulmadık bir başarı kazanmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»